HAMİLELİĞİMDE ALDIĞIM 26 KİLOYU NASIL VERDİM?
Sağlıklı bir şekilde kilo vermek ya da almak çok hassas bir
konudur. Ben diyetisyen ya da beslenme uzmanı değilim. Sadece kendi
tecrübelerimi ve yaptıklarımı kısaca aktarmaya çalışacağım.
Hamilelik kilolarını vermek ile normal kilo vermek arasında
da büyük bir fark var çünkü doğumun gerçekleşmesi ile birlikte alınan kilonun
bir kısmı verilir sonra şişlikleriniz iner ve kalan sağlar sizindir.
Hamile kalmadan önce çok zayıf olduğum için ''aman ne olacak
en fazla 10 kilo alırım onlarda doğum ile gider'' düşüncesinde bir saftiriktim.
Tabi kazın ayağı öyle değilmiş arkadaşlar. Hayaller ve hayatlar yine
birbirinden çok farklı gelişti…
Ve ben iki hamileliğimde de çılgınca ve çok hızlı bir
şekilde kilo aldım. İki hamileliğimde de nasıl başardıysam 26 kilo aldım. Yani
kaba bir hesap ile hayatımın son altı yılında 52 kilo aldım ve bunun 46 kilosunu
verdim. Boşuna ‘’cennet annelerin ayaklarının altındadır’’ dememişler.
Daha yakın tarih ve bilgilerim henüz taze olduğu için
Batur’dan sonra nasıl kilo verdiğimi anlatmaya çalışacağım.
İlk 6 ay emzirme için çok önemli bir dönem olduğundan kilolarımı
kafama hiç takmadım. İlk oğlumdan tecrübe ile sabittir ki kafaya takmak sadece
sağlığımızı ve psikolojimizi bozuyor.86 kilo ile doğuma girmiştim. Eve Batur
ile geri döndüğümde 78-79 kilo civarındaydım. Sonrasında şişlikler gidince, düzenli
ve sağlıklı bir beslenme ile 74 kiloya indim.
Düzenli ve sağlıklı beslenme için ne yaptım? İçmem için
yapılan kompostoların içerisine ekstra şeker katmadık. Yapılan her kompostoya
tat vermesi için kuru üzüm koyduk. Meyvelerin kendi şekerleri yeterli ve emin
olun tadı çok daha güzel oluyor. Bol bol sıvı tükettim. Et ve sebze yemeklerini
dönüşümlü olarak az az sık sık yemeğe dikkat ettim. Su içmeyi normalde de çok
sevdiğim için günde yaklaşık 2,5 lt.su tüketmek benim için hiç problem olmadı.
Bu şekilde ilk 6 ayımda 74 kiloya indim ve orada sabitlendim. Kısaca 6 ayda 12
kilo vermiş oldum.
Aslında 71 kiloya kadar inmiştim. Fakat 4. ayımda sütüm azalınca
doktorumun tavsiyesi ile takviye olarak promalt içeceklerinden sabah akşam
içmeye başladım. Gerçekten kilo aldırıyor fakat sütü arttırma konusunda çok
etkili. Dediğim gibi ilk 6 ay sadece emzirmeye odaklandım. Bebeğimin sağlığı
her şeyden önemliydi.
6. ayın sonunda Batur’un yavaş yavaş ek gıdaya geçmesi ve
benim biraz olsun ondan bağımsız hareket edebilmem ile kilo verme serüvenim
hızlandı ve başlamış oldu.
Kilo verme dönemimde yaptığım en önemli 3 başlık;
- Şekeri ve abur cuburu hayatımdan tamamen çıkardım. Çaya ve kahveye çok az şeker atıyordum. Önce o alışkanlığımdan vazgeçtim.1 hafta içerisinde şeker atmamaya alıştım. Özellikle geceleri çikolata yeme alışkanlığım vardı. Ondan vazgeçmek zor olsa da insan karar verdiğinde önünde hiçbir zorluk kalmıyor canlar. Şekerli ürünler tüketmek ile anne sütünün artması arasında doğrusal bir orantı yok. Aksine bizlere kilo aldırmaktan öteye geçmiyor. Şekeri kesmek en büyük adım oldu. Sadece kilo vermemi hızlandırmadı aynı zamanda vücudumda çok yararlı etkilerini gördüm. Hızlı bir sıkılaşma süreci başlamış oldu ve kendimi çok daha aktif ve dinamik hissetmeye başladım.
- Akşam yemeğimi her gün aynı saatte yemeye dikkat ettim ve sonrasında atıştırmayı bıraktım. Bazen geceleri çok karnım acıktığında chia tohumu, yoğurt ve nane ile ara bir öğün yapıyordum ya da 1 tane elma yiyerek açlığımı bastırıyordum. Bir de arkadaşlar geceleri ilgilendiğiniz, zihninizi meşgul ve sizi mutlu edecek uğraşlar edinmenizi tavsiye ederim. Hem bütün gün çocuk bakmanın stresini azaltmış olursunuz hem de yemeği düşünecek vaktiniz olmaz.
- Son ve bence en önemlisi spora başladım. Yanlış anlaşılma olmasın bir spor klubüne yazılıp düzenli olarak gitmekten bahsetmiyorum, buna zamanım yoktu. Rutinim şöyleydi sabahları erken kalkıp protein ağırlıklı güzel bir kahvaltı yapıyordum. Kahvaltımda yumurta, yulaf ezmesi, yeşil çay, yarım yağlı laktozsuz süt, ceviz, hurma, salatalık, domates(mevsimi olduğu için),zeytin vb. yiyordum. Ekmek tüketeceksem çavdar, kepek ya da tam tahıl ekmeğini dönüşümlü tercih ediyordum. Tabi saydığım tüm bu yiyecekleri bir öğünde tüketmiyordum. Her gün canım hangisini çekerse onu hazırlayıp tıka basa değil normal yiyerek öğünümü tamamlamış oluyordum.
- Sonrasında Batur sabah uykusuna yattığında ortalama sahip olduğum 1,5 saatin yarım saatini plates yaparak değerlendiriyordum. Bunun için youtube’da çok güzel videolar var. Genelde takip ettiğim beni motive eden spor kanallarını açıp onun ile birlikte yarım saat sporumu yapıyordum. Sonra şekersiz bir Türk kahvesi, biraz dinlenme ve bana kendimi iyi hissettirecek şeyler ile ilgileniyordum.
- Günün ikinci yarısı Batur’un öğle uykusu vaktinde onu pusetine koyarak sahilde uzun yürüyüşler yaptım. O pusetinde uyurken tempolu bir şekilde 1-2 saat yürüyordum. Puseti ittirerek yürümek ekstra bir enerji sarf etmenizi sağlıyor. Bu yürüyüşlere her gün hiç aksatmadan devam ettim. Hem fiziksel hem mental olarak yürüyüşler bana kendimi çok iyi hissettirdi.
Günlük beslenme rutinimi özetlemem gerekirse;
Sabah 8:00-9:00 kahvaltı, 11:00 ara öğün(meyve, kuru kayısı,
ceviz, fındık vb.)
13:00-13:30 arası basit bir öğle yemeği(salata, çorba, ton
balığı, et, yoğurt vb.)Evde hangi
malzemeler var ise basit bir şey
hazırlıyordum. Sadece çorba içtiğim günler içine mutlaka kinoa tohumu
ekliyordum. Gerçekten tok tutuyor ve protein ihtiyacını karşılamış oluyorsunuz.
Et yiyeceğim günler akşamdan hazırlıyordum.
Yürüyüşten eve dönünce aperatif bir şeyler ya da
geçiştirebiliyordum.
6:00-6:30 akşam yemeği. Akşam yemeklerimde pilav, makarna gibi
karbonhidratlı besinleri kestim ve yerine daha tok tutan gıdaları tercih ettim.
Bulgur pilavı bu dönemde imdadıma yetişti. Özellikle kinoalı bulgur favorim
oldu. Müthiş tok tutuyorYine
baklagiller, et ve sebze yemeklerini dönüşümlü bir şekilde öğünlerime ekledim.
Batur gazlı bir bebek olmadığı için baklagilleri 3. aydan sonra rahatlıkla
tüketebiliyordum. Artık baklagillerin faydalarını ve tok tutma özelliği
olduğunu bilmeyenimiz yoktur diye düşünüyorum.
Kinoa ve Chia tohumunun bir şehir efsanesi olmadığını, tok
tutmalarının yanı sıra çok faydalı ve besleyici olduklarını bu dönemde
öğrendim. Halen evimden eksik olmaz. Yemeklerime, yoğurdumun içine mutlaka
koyarım. Ve yeşil çay gerçeği, tadını sevmesem de günde 1-2 fincan yeşil çay
içtim. Artık tadına da hayatımda ki varlığına da alıştım ve yeşil çay ile
barıştım.
Ve bu şekilde 3 ayın sonunda 74 kilodan 63 kiloya indim.
Batur haziran 2016 doğumlu ve ben 2016 ağustos ayında çıktığımız yaz
tatilimizde bir dev anasıydım. Kendime 2017 yazında eski normal kiloma
döneceğime söz vermiştim. Ve şubat 2017 ayında başladığım yukarıda kısaca
bahsettiğim serüvenim ile 2017 temmuzunda 60 kilo olarak yaz tatiline çıktım.1
yıl içerisinde eski kiloma dönmüştüm. Bebeğimi hala emziriyor ve sağlığımdan
hiçbir şey kaybetmeden en önemlisi psikolojim bozulmadan bu süreci atlattım.
Kendimize inanmak ve doğru zamanda doğru adımlar ile sonuca
ilerlemek her zaman başarı ile sonuçlanır. Hemen kilo vermek istesem, kendimi
aç bıraksam ya da şok diyetler uygulamaya çalışsaydım ne kendime ne bebeğime
faydam olmayacaktı.
Yani arkadaşlar metabolik bir rahatsızlığınız ,şeker
hastalığınız, insülün direnciniz ya da farklı bir hastalığınız yoksa benim gibi
sağlıklı bir bireyseniz hayatınızda yapacağınız ufak değişiklikler ve düzenli
bir besleneme ile kilolarınıza veda edebilirsiniz.
Bu dönemde sizi sürekli rahatsız eden insanalar ve söylemler
olacaktır. Hepsine kulağınızı tıkayın. O kiloları keyfi almadık. Bir can
dünyaya geldi ve sağlıkla büyümesi için önce bizlerin bedenen ve ruhen sağlıklı
olması gerekiyor.
İşin özü kilolar gidiyor. Ama sağlık ve psikoloji elden
gitti mi yerine gelmesi zaman alıyor. Anneliğiniz ve bebeğinizin keyfini sürün.
Benim gibi kendinize zaman tanıyın. Her şeyden önemlisi kendinizi her şekilde
sevin ve bedeninize saygı duyun.
Biraz uzun bir yazı oldu. Aslında anlatmak istediğim daha
çok şey var. Sorularınız olursa yorum olarak bırakabilir, beni instagramdan
@dakik.anne olarak takip edebilirsiniz. Buraya kadar sıkılmadan okuduysanız
teşekkür ederim.
Yorumlar
Yorum Gönder